Taşlı, çukurlu, iptidai köy yolları, toprak damlı evlerle buluştuğunda insanın içini millî edebiyat zevk ve anlayışını benimseyen bir şair romantikliği doldurur. Köyün girişinde, yaklaşık on kişiden oluşan genç ve orta yaşlı erkekler parke taşlarıyla kendi köy yollarını yapmaya çalışırlarken bir yabancıya da yazıtın yerini tarif ederler. Batıda yaşayan birine herhalde garip gelir yolları belediye işçilerinin yerine köylülerin yapması. Onların deyişiyle “Burada devlet yoktur”. Yalnız devlet değil, belediye de öyle. Aslında varlar ama yoklar.
Bir de Urartu kralı Sarduri (M.Ö. 767-735) var. Kral Sarduri vaktinde Kars’a bir askeri sefer düzenlerken kendi kudretini belgelemek için çivi yazısıyla “Tanrı Haldi’nin büyüklüğüyle Argiştoğlu Sarduri der ki; Terk edilmiş (?) Uhime ülkesini ele geçirdiğim zaman, o seferin dönüşünde, Magaltu şehrini (de) ele geçirdim. Erkek ve kadınları Bianili ülkesine sürgün ettim.” yazdırtır ki ondan yüzyıllar sonra gelen İsrailli, İtalyan, Amerikan ve daha nice milletten profesörü kendi peşine taksın, adı ilelebet bu kubbede baki kalsın. Ve bunu başarır da.
Yazıtın hemen önündeki evde oturan Dursun Amca ve kızı oraya nicelerinin uzak yerlerden sırf bu yazıtı görmek için geldiğini, yazıtın fotoğrafını çekip kalıbını aldıklarını söyleyip biraz mahcup ve üzgünce ülkemiz insanının ilgisizliğinden dem vururlar.