Burak Şepikliyan eski mücevherlere olan tutkusunu tasarımlarında yaşatıyor.
Mücevher tasarımcısı olmaya nasıl karar verdin?
Aslında 1997 yılında okulu bitirince yaz tatilimi boş geçirmemek için başladığım bir işti. Çok severek yapmaya başladım ve hayatımın mesleği haline dönüştü.
Ailende kuyumculukla ilgilenen kimse var mı?
Ailemde kuyumculukla ilgilenen kimse yoktu. Fakat benim ilkokuldan beri el sanatlarına ilgim çok yoğundu ve çok güzel resim yapıyordum.
Bu sanatı öğrenme aşamalarından bahseder misin?
Mücevher sanatını geleneksel üsluplarla öğrendim. Önce çıraktım, askere kadar yarı kalfalık yaptım, askerden sonra kalfa oldum. Kendi tasarım atölyemi 2008 yılında açtım.
Atölyeni açtığında hedefin neydi?
Alışılmış olanın dışında, teknolojiyi kullanmadan, tamamen el işi ile geleneksel yöntemler kullanarak kendi tarzımı oluşturmayı istedim. Yaptığımız iş aslında kadim bir geçmişe ait. Mücevher sanatında geleneksel olanı yaşatmaya gayret ediyorum ve bu hedefte ilerlerken severek büyük bir emekle çalışıyorum.
İlham kaynağın nedir?
Bizans ve Osmanlı mücevher sanatı, en büyük ilham kaynağım. Müzelerdeki eserlerin ve antika eşyaların zamana direnen duruşları beni çok etkiliyor, onları tasarımlarıma taşımayı çok seviyorum. Eski zamanda kullanılan kılıç ve baltalar ilgimi çekiyor, Mısır mücevher sanatını da araştırıyorum.
Tasarımlarında hangi malzemeleri kullanıyorsun?
Yirmi dört ayar altın, gümüş, fildişi ve abanoz ağacı kullanıyorum.